Dördüncü Trimestre – Mühendis Baba Adayının Kabusu

Mühendis kafası gerçekten çok farklı çalışıyor. Sayılarla aramız ne kadar iyiyse, net olmayan, sayısal olarak sınıflandırılamayan, yorum gerektiren konularla da aramız o kadar kötü. Elbette her genelleme gibi bu da yanlış ama ben sanırım çoğu konuda standart bir mühendisim. Yaptığım işletme yüksek lisansı bu yanımı biraz törpülese de yılların mühendislik eğitimi ve mühendislik kariyerini bir kenara bırakmak elbette kolay olmuyor.

Mesela annemden yemek tarifi istemek benim için bir kabus. Bu anneler “göz kararı” diye bir şey uydurmuşlar, resmen mühendisler yemek yapamasın, kafayı yesin diye bulunmuş bir ölçü. Yemin ediyorum okkayla dirhemle ölçü verseler ona bile razıyım. En azından bildiğimiz ölçülere çevirebiliriz.

Buradan pastacılara da sesleniyorum, sizi çok seviyorum. Çünkü her şeyiniz ölçüyle. Hem de “Ölçmeden yaparsanız kıvamı tutmaz” diye bazılarının faşistçe diye nitelediği bir sloganınız var ki, benim için hayal gibi. Ölç ölç koy.

Ben markete giderken “Bir şey lazım mı?” diye sormaya da korkuyorum mesela. “Bir kaç tane domates alır mısın?” cümlesi benim için markete gidene kadar stres yaşamak için yeterli. Bana göre “bir kaç” sadece sayı saymayı bilmeyenlerin kullandığı bir ifade olmalı.

Bunların dışında kafamı dinlemek için tatile giderken bile her şey tüm detayıyla planlı değilse huzursuz olan, tatili zehir olan biriyim. Kafama esince plan değiştirmeye varım ama plansız hareket etmeye karşıyım.

Son olarak sebep-sonuç ilişkisine, aynı girdilerle aynı çıktıları üreten standart formüllere o kadar alışmışız ki, hani bazen “iki artı iki her zaman dört etmez” dedikleri durumlar oluyor ya, işte ben o gün tükeniyorum.

Nasıl biri olduğum kafanızda canlandıysa gelelim babalığa giden serüvene. Çocuğumuz olacağını öğrenince çok sevindim. O mutluluk sarhoşluğu geçince aldı beni bir telaş. Çocuk doğduktan sonra ne olacaktı, ne yapacaktık, çocuğumuzu nasıl büyütecektik. Okumaya başladım. Tabi ki beklentim önümüzdeki yaklaşık 9 aylık sürede çocuğumuzu büyütürken kullanacağımız kapsamlı “çocuk yetiştirme ekolü”nü oluşturacaktık. Melina doğar doğmaz bu programa başlayacaktık ve hayalimizdeki çocuğa sahip olacaktık. Melina bizim hayallerimizdeki gibi büyüyecekti.

Elbette bu anlattıklarımda biraz abartı var. Ancak okudukça anladım ki, hiçbir kitap, hiçbir ekol çocuğumuz için uygulayabileceğimiz formüller vermediği gibi beni daha çok bilinmeyenle baş başa bıraktı. Bana önerilen kitapları okumaya başlarken “Herhangi bir kitap nasıl olur da benim çocuğuma uygulayabileceğim, tüm çocuklarda geçerli bir formül verebilir ki?” diye bir önyargım olsa da içimden “İnşallah öyle bir formül vardır” diye de geçiriyordum. Gizli de olsa hayalim Tracy Hogg’un kitabında bahsettiği gibi saatli uyuyan, saatli uyanan, saatli beslenen bir robo-bebekti. (İleride Tracy Hogg’un kitabına ve kitabı nasıl yanlış yorumladığımıza dair bir yazı da yazacağım.)

Kitaplar bir formül vermediği gibi farklı ekoller birbiriyle çelişen uygulamalar öneriyor. Çünkü hepsinin kendine göre farklı bir yaklaşımı var ve çocuk gelişiminin doğası gereği o kadar çok değişken var ki, neredeyse hiçbir metodun bilimsel olarak deneylerle kanıtlanmış sonuçları yok.

E o zaman ne yapacağız? Benim okuduklarımdan çıkardığım en temel kural ebeveyn adayları olarak bizim öncelikli olarak yapmamız gerekenin okuduklarımızı kendimize göre rafine etmek. Bizim hayata bakışımıza, hayat tarzımıza göre uygulanabilir ve uygulanamaz olanları ayıklamak. Sonra bu edindiğimiz entellektüel birikimi çocuğumuzun bize verdiği işaretleri yorumlamak için kullanmak ve onun kendi karakterini, kendi kişiliğini oluşturmasına izin vermek. Böyle söyleyince ne kadar kolay gibi geliyor değil mi? Eminim yazarken ne kadar kolay gözüküyorsa uygulaması da o kadar zor olacak. Buna bir de “O iş hiç de kitaplardaki gibi olmuyor” diyen ve tüm şevkinizi kıran, tüm enerjinizi tüketen kişilerin çevre baskısını ekleyin.

Şimdi Melina’nın doğmasına günler kala, doğumdan sonraki üç aya ya da benim verdiğim isimle dördüncü trimestreye,  bizi bekleyen bilinmezlerle dolu o günlere hazırlanıyorum. Tabi ki fırsat buldukça tecrübelerimi buraya yazmaya devam edeceğim. Umarım bundan bir kaç yıl sonra geri dönüp bu yazıyı okursam “Boşa endişelenmişim” derim.

(Demedi.)

Genel içinde yayınlandı

Dördüncü Trimestre – Mühendis Baba Adayının Kabusu” için bir yanıt

  1. Dunya Tatlisi Melina cim, coook sansli, bu harika anne baba ya geldigi icin. İlkim cim Taylan cim; hepinizi gonulden tebrik ediyorum. Taylan cim yazilarinin cok yakindan takipcisiyim. Kalemine saglik. Cok sevgiler. Kolayliklar.

    Beğen

Yorum bırakın