1. Eve geç gelecekseniz haber vermek için son dakikayı beklemeyin.
50 tane şınav çekeceğiniz zaman 48’de kendi kendinize “Sadece iki tane kaldı, bunu yapabilirim” dediğiniz zamanı düşünün. Birden birisi gelip “10 tane daha yap” dediğinde ne hissedecekseniz, eşiniz de son dakikada eve geç geleceğinizi öğrenince benzer şeyler hissediyor.
2. Apartmana gelir gelmez eve girin.
Eve geldiğinizde bebeğin ne yaptığıyla ilgili komşunuzla kapının önünde uzun uzadıya sohbet etmeyin. Doğruca eve girin. Her zaman evde Yüzüklerin Efendisi’ndeki ork savaşının yaşandığını ve eve girip ortalığı sakinleştirmeniz gerektiğini düşünün. Çünkü eşiniz muhtemelen o sırada görevi size devretmek için kaç dakikası kaldığını sayıyor olacak. (Yukarıdaki maddeyi tekrar okuyun)
3. Bebekle ilgili heyecanınızı gösterin.
Biliyorum bebeğinizi her şeyden daha çok seviyorsunuz. Ama yeni anneler genelde kendilerini inanılmaz bir sorumluluk duygusuyla sarılı halde hissettikleri için onu bırakıp gitmek istemeyecekler. O yüzden içeri girip “Hadi git bir duş al, ben onu tüm gün çok özledim, biraz kucağıma alıp onunla oynayayım” dediğinizde muhtemelen bebeği bırakıp duşa gitme konusunda daha istekli olacaklardır. Duş ve yemek sonrası muhtemelen biraz daha sakinleşmiş şekilde yanınıza gelecektir. İkiniz de kazançlı çıkacaksınız.
4. “Yemekte ne var?” diye sormayın.
Eve geldiğinizde evdeki herkesin sağlıklı olması o günün başarılı olduğunu gösterir. Bir arkadaşımın eşi eve gelip “Neden hala yemek hazır değil?” diye sormuş çünkü bütün gün evde bir şey yapmadan oturuyormuş. Dostum, çok yanlış yoldasın. Eğer “yemekte ne var?” diye sorarsanız eşinizin yavaşça yeşile dönüştüğünü ve Hulk gibi kıyafetlerini yırtmaya başladığını görebilirsiniz. Mısır gevreği yiyin, dışarıdan söyleyin, ne yaparsanız yapın ama kendi başınızın çaresine bakın.
5. Gününüzün ne kadar zor geçtiğinden yakınmayın.
Gün içerisinde sinirli goriller tarafından saldırıya uğramış dahi olsanız muhtemelen eşiniz sizden daha zor bir gün geçirmiştir. Sizi buna ikna etmek için de normalde anlatmayacağı, sizin de duymak istemeyeceğiniz bir sürü detayı anlatmaya başlayacaktır. Zaten yorgun ve stresliyseniz o yola hiç girmeyin. Ayrıca karşınızdaki kişinin uykusuz halde tüm gece çocuğunuza bakan kişi olduğunu da düşünün ve emzirme yastığıyla size saldırması için ona koz vermeyin. Eşiniz lohusa psikolojisiyle zaten birkaç kez sizi öldürme planı yapmıştır. Onu daha da çok zorlamayın.
6. Çocuk bakıcılığı yaptığınızı söylemeyin.
Yorgun ve uykusuz eşiniz belki bunu fark etmeyebilir ama aralıksız 20 dakika uyumuş herhangi bir kadın hiç beklemediğiniz anda size “Çocuk bakıcılığı yapmıyorsun, ebeveynlik yapıyorsun” diyebilir. Onun yerine “babalık görevi” gibi ifadeler kullanabilirsiniz.
7. Sırt üstü yatıp çocuğunuzu başınızın üzerine kaldırmayın.
Kusabilir! Herkes sırt üstü yatıp, çocuğunu da kaldırıp uçuruyor gibi yapmayı sever. Bu bebeklerin de hoşuna gider ama sallanmanın da etkisiyle midesinde ne varsa sizi hedef alıp vurabilirler. Öncesinde herhangi bir uyarı da vermezler.
8. CIA Ajanı olun.
Genelde babaların kenara atıldığını, tüm ilginin bebekte ve biraz da annede toplandığını düşünüyorum. Merak etmeyin bu her evde oluyor. Bunu kafanıza takmayın. Filmlerde gördüğümüz tek kulağında komik kulaklıklar takılı karizmatik CIA ajanları gibi olun. Sessizce su getirin, bulaşık makinesini boşaltın ve hasta bir akrabanız parmağını çocuğunuzun ağzına sokmaya çalışırken ona gizlice vücut markajı uygulayıp engelleyin. İlk başlarda bu eforunuz fark edilmeyebilir ama zaman geçip de ortalık sakinleştiğinde bu çabalarınız takdir görecektir.