Uçan Baba facebook sayfasını 1 ay önce bugün açmıştım. Dün itibariyle takipçi sayısı 10.000’i geçti. Böyle hızla artan bir ilgi beklemiyordum. Bu 1 ayda ben Uçan Baba sayfasında yazmaktan çok keyif aldım, umarım siz de okumaktan çok keyif almışsınızdır. Beni takip eden, eşine dostuna beni öneren, yazıların altında eşlerini ve arkadaşlarını etiketleyen, özel mesaj atıp desteğini ileten herkese çok teşekkür ederim. Bir kaç güne kadar instagram hesabımı daha aktif kullanmaya ve Melina’nın fotoğraflarını da paylaşmaya başlayacağım. Instagram hesabınız varsa siz de ucan_baba profilinden Uçan Baba instagram sayfasını takip edebilirsiniz. ( http://www.instagram.com/ucan_baba )
Bugün biraz farklı bir şey yazacağım. Erkek gözüyle hamileliği, lohusalığı yazdım. Lohusa eşleri için hayatta kalma rehberi çok ilgi çekti. Bunları gerçekten bir erkek mi yazıyor diye merak edenler de oldu, “bunları nasıl yapıyorsun?” diyenler de oldu. Peki gerçekte babalar bu işin neresinde duruyor? Anneler neresinde duruyor?
Biz çocuk sahibi olmaya karar verdikten sonra bunun ortak bir süreç olacağını biliyorduk. Daha önce yazdığım bir yazıda bunu söyledim, “Sen yedek ebeveyn değil, çocuk yetiştirme sürecinin eşit bir parçasısın” dedim. Ben bu süreçte eşime her konuda destek olmaya çalıştım, elimden gelen şeyleri yapmaya çalıştım. Bunu iyi bir eş ya da iyi bir baba olmak için değil, eşim ve çocuğum için üzerime düşen sorumluluğu paylaşmak için yaptım. Bunun için “iyi bir baba” olarak anılmaktan da gurur duymuyorum. Birimiz para kazanmak için çalışmaya devam ederken işten arta kalan zamanını çocuğuna ve eşine ayırdığı için “iyi bir baba” olurken, diğerinin 24 saat çocuğumuzun sorumluluğunu üstlendiği halde sadece “görevini yapıyor” gibi görülmesini adil bulmuyorum. Benim için bu yaptıklarım “baba” olmak demek. “İyi bir baba” olmak ise bunun da ötesinde, istianai şeyler başarmakla olur.
Ortak bir süreç dedim ya, benim ona destek olduğum kadar eşim de bana destek oldu. Ben yorulduğumda beni idare etti. İşe gideceğim günler gece daha çok uyumamı anlayışla karşıladı. Ben nasıl ki her gün onun kendisine zaman ayırmasını normal karşıladıysam o da benim kendime zaman ayırmamı normal karşıladı. Ben de kendime ayırdığım zamanı bu sayfaya harcadım. Anlayacağınız eşim bu anlayışı göstermese bu sayfa da olmazdı. Biz Melina’dan önce de kenara çekilip diğerinden bir şeyler bekleyen bir çift olmadık, Melina’dan sonra da olmadık. Birbirimizden beklentilerimizi birbirimize açıkça söyledik ve birbirimize saygı duyduk. Böylece sorumlulukları paylaşmamız da daha kolay oldu. Biz sağlıklı ve huzurlu oldukça Melina’nın sağlıklı ve huzurlu bir ortamda büyüme şansını da artırıyoruz.
Bir çok takipçim yazdıklarımın altında eşlerini etiketledi, “Sen de oku, sen de bunları yap” dedi. Ben de bugün tüm o erkekler adına kadınlara “siz de bunu yapın” diyorum. Unutmayın, eşiniz de bir insan. Siz nasıl ki bir değişikliğe adapte olmaya çalışıyorsanız, o da adapte olmaya çalışıyor. İkinizin de yaptığı iş diğerininkinden daha değersiz değil. O yüzden zorlukları da yarıştırmayın, benim yaptığım daha zor demeyin.
Hem erkekler hem kadınlar, bu süreçte en büyük destekçiniz yine eşiniz olacak. Yeter ki siz de ona destek olun.
Erkekler, eşiniz size göre iyi bir anne mi? Ona bunu sık sık hatırlatın ve daha iyi bir anne olması için ona destek olun.
Kadınlar, eşiniz size göre iyi bir baba mı? Ona bunu sık sık hatırlatın ve daha iyi bir baba olması için ona destek olun.